Atasözleri ve Deyimler

Atasözleri ve deyimler tercüme edilmeli mi, edilmemeli mi?

Ağaç yaşken eğilir, söz borçtur, iki köpek bir kemik için kavga eder, üçüncüsü kemiği alıp kaçar…. Dilimiz atasözleri ve deyimlerle doludur. Ve bu sadece Türkçede değil, tüm dillerde böyledir. Her atasözü ya da deyişin kendine özgü bir hikayesi vardır.

Ancak atasözleri ve deyimler ne kadar eğlenceli olursa olsun, bu ifadeleri başka bir dile çevirmeniz gerektiğinde sorunlar ortaya çıkar. Birebir çeviri mümkün müdür? Ya da bir atasözü başka bir dilde hiç bilinmiyor ve siz onu hiç çeviremiyor musunuz? Bu blog atasözleri ve deyimlerle nasıl başa çıkılacağını açıklıyor. Birkaç seçenek var. Ancak doğru seçimi yapmalısınız, çünkü çevirinin bir mantığı veya nedeni yoksa gerçekten aptal gibi görüneceksiniz.

Birebir çevirilerde dikkatli olun

Yaygın olarak bilinen ve birçok dilde yer alan uluslararası atasözleri vardır. Bu durumlarda, cümle yapısı farklı olsa da, birebir çeviri genellikle mümkündür. Buna iyi bir örnek Hollandaca ‘Wie het laatst lacht, lacht het best’ ifadesidir. İngilizcede bunu ‘En son gülen, en iyi güler’, Almancada ‘Wer zuletzt laughs, lacht am besten’ ve İspanyolcada ‘El que ríe último, rie mejor’ olarak biliriz. Bu deyiş, kökeni İncil’e dayanan ‘Sonuncu olan ilk olacaktır’ deyişinde yansıtılan Hıristiyan geleneğinin bir parçası olarak görülebilir.

Biraz daha yeni ifadeler de çeşitli dillerde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, 1748 yılında Amerikalı siyasetçi ve bilim adamı Benjamin Franklin şu meşhur ifadeyi kaleme almıştır: ‘Vakit nakittir’. Bu ifadeyi Hollandaca (‘tijd is geld’), Almanca (‘Zeit ist Geld’) ve İspanyolca’da (‘El tiempo es oro’) da bulabilirsiniz. Lakin: ‘El tiempo es oro’ kelimesi kelimesine tercüme edildiğinde ‘Zaman altındır’ anlamına gelir ki bu bize garip gelmektedir. Bu nedenle tüm dillerde aslına sadık bir çeviri geçerlidir. Dikkatli olun!

Diğer ülkeler, farklı ifadeler

Birebir çevirisinden biraz farklı olan başka atasözü örnekleri de vardır. Hollanda’da ‘valt het kwartje’ (bir gulden’in 25 senti), Almanya’da ‘fällt der Groschen’ (Mark’ın 10 Pfennig’i), İngilizce’de ‘the penny drops’ ve İspanyolca’da ‘me cayó el veinte’ (çoğunlukla telefon kulübelerinde kullanılan bir bozuk para). Yani her dilde farklı bir eski para birimi kullanılıyor ve bunun doğru bir şekilde tercüme edilmesi gerekiyor. Ne demek istendiği açık olsa da, ifadenin yanlış olması ve okuyucu ya da dinleyicilerin konu yerine bununla meşgul olması can sıkıcıdır.

Atlamak mı yoksa açıklamak mı?

Bazı atasözlerini karşı dile çevirdiğinizde asıl anlamını ve kafiyesini kaybetme olasılığı çok yüksektir. Kısa bir açıklama yapmak bir alternatiftir. Ancak, kısa, güçlü, doğru ifadelerle ve bağlama ve hedef kitleye uyarlanmış olmalıdır. Tamamen atlamak da teorik olarak bir seçenektir. Fakat ifadeler genellikle metinleri ve sunumları daha canlı hale getirir. Bir ifadeyi tamamen görmezden gelmek utanç verici olur. Lakin, bazen elinizdeki tek seçenek budur. Bazen de çevirisi yapılan atasözü ve deyimlerin anlamları birebir uymuş gözükse de asıl anlamını vermeyebilir. Bu durumda ise açıklama yapmanın yanı sıra çevrilen dildeki benzer bir atasözleri ve deyimlere atıfta bulunmak gerekir.

Yabancı ifadeleri bilmiyorsanız bu utanç verici değildir. Ankara Çeviri Bürosu, iyi formüle edilmiş atasözleri ve deyimler için doğru yerdir. Ankara Çeviri Bürosu, dillerinin içini dışını bilen ve her zaman doğru ifadeleri kullanan anadil konuşmacılarını kullanır.

Sonuçta, her şeyin doğru tercüme edilmesi önemlidir. Başta hukuki, teknik çeviri alanı olmak üzere her alanda uzaman tercüman kadromuzdan yararlanmak için tek yapmanız gereken bizimle iletişime geçmektir.

Alanında uzman ve kaliteden ödün vermeyen yeminli tercümanlarımız tarafından yapılan çeviriler Ankara Çeviri Bürosu garantisi altında olup, gerektiği takdirde Ankara 41. Noterliği tarafından onaylanmaktadır.